Kömür ve İklim Değişikliği 2017 – Rapor
Kömür ve İklim Değişikliği 2017 Raporu: Enerjide dışa bağımlılık teşvik ediliyor.
İthal fosil yakıtları azaltmaya yönelik politika ifadelerine rağmen Türkiye kömür teşvikleri ile enerjide dışa bağımlılığını arttırmaya devam ediyor. Dış ticaret açığının halen önemli bir kısmı fosil yakıt ithalatından kaynaklanıyor.
İklim ve enerji uzmanı Önder Algedik tarafından hazırlanan Kömür ve İklim Değişikliği 2017 Raporu, Türkiye’nin kömür ve fosil yakıt politikalarını inceliyor. Rapor Paris Anlaşmasını onaylamayacağını ifade eden Türkiye’nin 2010’dan sonra ithal yakıtların her üçüne tam bağımlı hale geldiğini ortaya koyuyor. İklim olaylarını da inceleyen rapor 2016 yılının Türkiye’de ölçülmüş en sıcak dördüncü yıl, iklim felaketleri açısından da ikinci yıl olduğunu gösteriyor.
Kömür ithalatı doğalgaz ve petrole rağmen artıyor!
Türkiye’nin 1990’dan bu yana doğalgazı yaygınlaştırma çalışmalarını ne kömürü ne de petrolü dizginleyemediğini ortaya koyan rapor, 2010’dan sonra artık bu üç yakıtın artışta yarıştığı tespitinde bulunuyor. 1990-2015 arası enerji tüketimini 75,9 milyon tep arttıran Türkiye’nin bu artışın 70,2 milyon tep’ini doğalgaz, petrol ve kömürden kaynaklandığı ortaya çıktı.
Rüzgar YEKA yarışması kömürün ne kadar pahalı olduğunu ortaya koyuyor
Bu sene yayınlanan raporda geçmiş yıllardaki ithal kömür bağımlılığı dışında önemli bir bulgaya daha ulaştıklarını belirten Algedik verilen teşviklere rağmen kömürün rüzgardan daha pahalı olduğunu, teşvikler olmasa hepsinden pahalı olacağını belirtti. Makine ve teçhizatın yerli olması şartıyla yapılan son ihalelerde güneşte 6,99 sent, rüzgarda 3.49 sent fiyatlar ile kapanırken, ithal makine ve teçhizatlı Çayırhan B ihalesinde 6,04 sent olarak sonuçlandı. Rüzgar ve güneş sektörlerinde gün geçtikçe daha da hızlı düştüğü göz önünde bulundurulduğunda, devletin tüm imkanları ile teşvik edilen kömürün ne kadar pahalı bir enerji kaynağı olduğu görülüyor.
2530 MW’lık İthal Kömür Santraline Teşvik
2016 yılında 6,3 milyar TL’lik kömür santrali yatırımına teşvik verildiğini ortaya koyan rapor, 2530 MW kurulu güçte ve ithal kömür yakacak santrali çeşitlik teşvikler aldığını gösteriyor. Raporun yazarı, iklim ve enerji uzmanı Önder Algedik “ 2016’da 2 milyar TL’lik bir teşvikin doğrudan ve ya dolaylı olarak kömür projelerine aktarıldığını bulduk. Bunun tüketiciye maliyeti çok daha fazla” dedi. Algedik pahalı kömüre verilen bu desteğin enerji verimliliği ve iklim dostu enerjiye ayrılması ile sorunların kökten çözüleceğini, kömür ve makine ithalatına ödenen döviz, yatırımlara sağlanan teşviklerden de tasarruf edileceğini belirtti.
Daha fazla enerji ithalatı için Paris onaylanmıyor!
Türkiye’nin atmosfere saldığı sera gazları 1990’da 214 milyon tondan 2015’de 475,1 milyon tona çıktı. 25 yılda gerçekleşen 261,1 milyon tonluk artışın 205,7 milyon tonu enerji sektörü kaynaklı. Kömürlü termik santralleri ise bu dönemde karbondioksit salımlarını 30,4 milyon tondan 80,3 milyon tona çıkarttı. Şuan mevcut 16,7 bin MW’lık 62 santrale aday santraller eklenirse karbondioksit miktarının 225 milyon ton mertebesine çıkması bekleniyor. Algedik, bu politikaların Türkiye’nin kömür, petrol ve doğalgaz ithalatını sürdürmek için Paris anlaşmasını onaylamadığını gösteren bulgular olduğunu belirtti.
Raporun tamamına buradan linkinden ulaşabilirsiniz.
Rapordaki 9 temel veri:
- 2016 yılı Türkiye’de ölçülmüş en sıcak dördüncü yıl, aşırı iklim olaylarının en fazla yaşandığı ikinci yıl oldu.
- Paris İklim Anlaşması bir yıl gibi kısa bür sürede yürürlüğe girdi. 153 ülke onaylarken Türkiye onaylamayacağını ifade etti. 1990-2015 arası 25 yılda seragazları salımlarını 262 milyon ton arttıran Türkiye, Paris Anlaşması öncesi verdiği niyet beyanına göre 2030’a kadar 454 milyon ton daha arttırmak istiyor.
- Türkiye’de kömür, petrol ve doğalgazın birbirlerinin artışlarını dengeleyen enerji politikası bitti. 2010’dan sonra bu ilişkinin bozulduğunu rapor ilk defa ortaya koydu ve artık 3 yakıt artış yarışına girdiğini gösteriyor. Bu yüzden fosil dışı enerjilerin payı 1990’da %18 iken 2015’de %12’ye düştü.
- Türkiye’nin 2000 yılına kadar ithal kömür santraline sahip değilken bugün 7 GW kurulu güce ulaştı. Her bir birim yerli kömür santrali kapasitesine karşılık ithal kömür 1,5 birim arttı. Bugün sahip olduğu 62 santral ile 16,7 GW’lık kurulu güce rağmen ithal santraller daha çok elektrik üretiyor.
- Aday santraller arasında 20,2 GW ile İthal kömür santralleri yine lider. Yerli kömür söylemine rağmen sadece 5 GW santral inşa halinde yada lisans sürecinde. Bu santraller bittiğinde Türkiye’nin kömür santrali kaynaklı salımları Türkiye’nin 1990’daki bütün salımlarından fazla olacak.
- Rödovans ile elektrik üretiminin fiyatı bilinmiyor ama yerli kömürün çok pahalı olduğu Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklik ve Çayırhan B özelleştirme ihalesi ile ortaya çıktı. 2016 yılı elektrik takas ortalaması 14 krş/kwh ile mevcut kömür santrallerine Türkiye 18,5 krş/kwh gibi bir rakam ödemeye başladı. Rüzgar ve güneş ihalelerinde verilen tekliflere rağmen Çayırhan B ihalesinde 6,04 cent/kwh gibi rekor bir teklifi hem de 15 yıllık alım garantisi ile ödemeyi kabul etti.
- Sadece 2016’da kömüre 2 milyar TL’lik teşvik verildi, kamu yatırım maliyetini karşıladı yada vergisini almadı. Bunun sonunda 1,3 milyar dolarlık makine ithalatına teşvik verildi. Teşvikten 2530 MW’lık ithal kömür projeleri de yararlanacak.
- Devletin kömür politikaların Türk bankaları da seyirci kalmadı. 7 Türk bankası toplam 9 GW’lık kömür santraline kredi vermiş durumda.
- 1990-1999 arasında Türkiye’de ortama 67 aşırı iklim olayı yaşanıyordu. İthal fosil yaktılar ve kentleşme gibi faktörler ile bu 2016’de 752 olaya çıktı. Çoğu ithal kömür yakacak 25,2 GW santral iptal edilmez ve mevcutlarında vazgeçilmez ise aşırı iklim olayları sayısı daha da artacak. Türkiye’nin yüksek karbon ekonomisi telafisi imkansız daha fazla zararlar doğuracak